
Japonya’nın otomotiv devleri Nissan, Honda ve Mitsubishi, Toyota ve Volkswagen’den sonra dünyanın en büyük üçüncü otomobil üreticisi olma yolunda önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. 2025 itibarıyla gerçekleşmesi beklenen bu birleşme, şirketlerin marka kimliklerini koruyarak ortak üretim ve teknolojik iş birliğini hedefliyor. Bu birleşmenin ardından AR-GE ve üretim süreçlerinin optimizasyonuyla yenilik ve maliyet avantajları elde edilmesi planlanıyor.
Bu gelişmenin, Japon ekonomisinde büyük bir hareketlilik yaratacağı ve farklı sektörlerdeki diğer büyük oyuncuların da benzer adımlar atmasına neden olacağı tahmin ediliyor. Nissan, Honda ve Mitsubishi’nin köklü geçmişleri, bu birleşmenin ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Nissan 1933’te, Honda 1948’de, Mitsubishi Motors ise 1970’te Japonya’da kuruldu.
2023 verilerine göre, Nissan yıllık 3.4 milyon, Honda 4 milyon ve Mitsubishi ise 1.01 milyon araç üretim kapasitesine sahip. 2024 yılı itibarıyla şirket değerlemeleri, Nissan için 15 milyar dolar, Honda için 44 milyar dolar ve Mitsubishi için 4.78 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Çalışan sayıları ise Nissan’da 133.000, Honda’da 194.000 ve Mitsubishi’de 28.982 kişi olarak belirtiliyor. Üç şirket de 2030’a kadar toplam satışlarının elektrikli araçlardan oluşmasını hedefliyor.
Toyota ve Volkswagen gibi otomotiv devleri de dikkate alındığında, Toyota 1937’de Japonya’da kuruldu ve şu anda 320.800 çalışanı ile yıllık 11.5 milyon araç üretim kapasitesine sahip. 2024 yılı itibarıyla şirket değerlemesi ise 200 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Volkswagen ise 1937’de Almanya’da kuruldu ve 590.000 çalışanı ile yıllık yaklaşık 9.3 milyon araç üretim kapasitesine sahip. Şirket değerlemesi 2024 yılı itibarıyla 46 milyar dolar olarak öngörülüyor.
Bu stratejik hamle, Tesla’nın elektrikli araç (EV) pazarındaki yenilikçi rolünü ve Çinli üreticilerin, özellikle BYD gibi şirketlerin EV alanındaki agresif büyümesini yakalamak amacıyla yapılıyor. Ancak, devlet desteği ve EV satışlarındaki hızlı büyüme ile Çin pazarı; hem büyük bir rekabet tehdidi hem de üretim ve teknoloji ölçeklendirmesinde çok ileride.
Artan maliyet baskıları, elektrikli araçlara geçiş ve otonom sürüş teknolojilerindeki hızlanan rekabet, otomotiv endüstrisinde büyük değişikliklere yol açıyor. Bu birleşmenin yenilikçilik ve rekabette beklenen olumlu dönüşümü yaratıp yaratmayacağını ise zaman gösterecek.